Bölüm 3: Tüketici Hakem Heyetinin Kararı


Bundan önceki yazımızda hakem heyetine başvurunun nasıl yapılacağından bahsedilmişti. Burada biraz da başvuru sonucunda çıkacak karar hakkında bilgi vermeliyiz.

Kararın elinize ulaştığının ispatlanabilmesi ve tebliğ tarihinin tam olarak saptanabilmesi için PTT'den taahhütlü gönderim yapılmaktadır. Dolayısıyla adreste bir alıcının bulunması şarttır. Dağıtıma çıkan kararlar, alıcısına teslim edilemediği takdirde adrese bildirim kağıdı bırakılarak muhtara teslim edilir. Karara eğer oradan da ulaşılamazsa ancak heyetten sormak gerekecektir. Fakat bu durumda Tebligat Kanunu gereğince, kararın muhtara bırakıldığı tarih tebliğ tarihi sayılır ve karara itiraz süresi gibi tebliğden itibaren işlemeye başlayan süreler işlemeye başlar. Bu kısa posta açıklamasından sonra artık kararın niteliğine geçebiliriz.

Öncelikle belirtelim ki Tüketici Hakem Heyeti kararı yalnızca verildiği uyuşmazlık için hüküm ifade eder. Emsal olarak gösterilse dahi başka hiçbir uyuşmazlık hakkında zorlayıcı bir etkisi yoktur. Bu nedenle her olay tek başına değerlendirilir ve benzer sayılabilecek olaylarda bile çok farklı kararlar alınabilir.

Kararların zorlayıcı etkisi yalnızca taraflara yöneliktir. Yâni; hakem heyetlerinin verdiği kararlar tarafları bağlar, itiraz edilmediği takdirde kesinleşir ve uyulması zorunluluk teşkil eder. Genel olarak hakem heyetinden lehte ve aleyhte olmak üzere iki tip karar çıkabilir.

Kararın lehinize çıkması durumunda şikayetiniz haklı bulunmuş ve talebiniz kabul edilmiş demektir. Bu durumda tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karşı tarafça kararın yerine getirilmesi gerekmektedir. Hatta şikayet edilen taraf, sizin talebinizin yanı sıra devlete de tebligat ve varsa bilirkişi ücretlerini ödemek zorunda kalır. Tüketici lehine verilen bir karara satıcı veya sağlayıcının uymaması durumunda ise icra müdürlüklerine doğrudan müracaat edilebilir. Bunun için şurada paylaştığımız örnek dilekçe gibi bir dilekçeyi kendinize uygun şekilde düzenleyerek icra müdürlüğüne teslim edebilirsiniz. Aleyhine karar verilen tarafça, (birkaç paragraf altta açıklanacak olan) itiraz yolu kullanılmış olsa bile, kararın icra edilebilir nitelikte kalmaya devam edeceğini de şimdiden belirtelim.

Kararın aleyhinize çıkması durumunda ise şikayetiniz haksız bulunmuş demektir. Bu durumda elbette başvuru dilekçenizde yazdığınız talebiniz yerine getirilmeyecektir. Başvurunuzun olumsuz sonuçlandığı bu aşamada dahi herhangi bir ücret ödemezsiniz. Ayrıca, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Tüketici Mahkemesi nezdinde bu sonuca itiraz etme hakkınız mevcuttur. Tüketici Mahkemelerinde tüketiciler tarafından açılacak davalar her türlü resim ve harçtan muaftır. Aleyhinize çıkan bu karara karşı yaptığınız itirazı görüşen mahkemenin kararı kesindir. Davacı olduğunuz taraf kendisini avukatla temsil ederse ve dava neticesinde siz bir kez daha haksız bulunursanız mahkeme karşı tarafa vekalet ücreti ödemenize hükmedecektir. Ancak bu mahkemeler, tüketicileri korumak için kurulmuş ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle bu mahkemelerden çoğunlukla tüketici lehine kararlar çıktığı görülmüştür.

Bu itiraz yolu, tüketici lehine çıkan kararlarda karşı tarafa da sunulmuştur. Neticede aleyhine karar çıkan ve bir yaptırıma zorlanan satıcı veya sağlayıcı da tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edebilir. Ancak yukarıda da değindiğim gibi bu itiraz tek başına tüketici hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Dava dilekçesinde talep edilmesi şartıyla hâkim, tüketici hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir. Eğer talep edilmemişse veya edilmesine rağmen hakim ihtiyati tedbir kararı vermemişse tüketici tarafından ilamlı icra başlatılabilir. Buna rağmen bu teorik bilgi pratikte her zaman uygulama imkanı bulamıyor. Çünkü icra dairesi, süresinde itiraz edilmiş ve halihazırda bir davaya konu olan kararı bekletebiliyor. Bu nedenle mahkemeye taşınmış bir olayda herhangi bir sürprizle karşılaşmamak adına sizin de beklemeniz yerinde olabilir. Çünkü pek sık karşılaşmasak da bazı mahkemeler tüketici lehine olan heyet kararını bozmaktalar. Bu durumda, 6502 sayılı Kanun (madde 70, fıkra 6) gereğince, tüketici lehine verilen kararlara karşı açılan itiraz davalarında, mahkemece kararın iptali durumunda ne yazık ki tüketicinin vekâlet ücreti ödemesine hükmedilmektedir.

İtiraz olunan kararın, esas yönünden kanuna uygun olup da, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı itirazın kabul edilmesi gerektiği veya kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılamayı gerektirmediği takdirde tüketici mahkemesi evrak üzerinde, kararı değiştirerek veya düzelterek onama kararı verebilir. Tarafların kimliklerine, ticaret unvanlarına ait yanlışlıklarla, yazı, hesap veya diğer açık ifade yanlışlıkları hakkında da bu hüküm uygulanır. Karar, usule ve kanuna uygun olup da gösterilen gerekçe doğru bulunmazsa, gerekçe değiştirilerek veya düzeltilerek onanır. Kısacası, evrak üzerinde incelemeyle karar verileceğinden bu davalarda duruşma yapılmaz. Yani bu davalara davalı sıfatıyla gidip katılmanız bile gerekmez.

Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir. Tüketici hakem heyeti kararına yapılan itiraz sonucunda verilen karar, kararı veren mahkeme tarafından ilgili tüketici hakem heyetine de gönderilir.

Bütün bu anlatılanlar çerçevesinde, lehinize verilen karar elinize geçtiği anda banka şubesine gidip kararın yerine getirilmesini isteyebilirsiniz. Bankanın genel merkez iletişim adresi başka bir şehirde ise postanın ulaşması muhtemelen uzun sürecektir. Bekleme sürenizi azaltmak adına banka memuruna sizin elinizdeki kararı genel merkeze faksla ulaştırmasını rica edebilirsiniz ya da her şeyin doğal seyrinde gitmesini bekleyebilirsiniz. Banka itiraz etmeden kararı yerine getirmeyi seçtiyse şubeye gelmeniz için size bir kısa mesaj (SMS) atacaktır. Bankada imzalayacağınız İbraname ile paranızı alacaksınız. Hakem heyeti, paranızın yasal faiziyle geri ödenmesine hükmetmişse bankacı, faizli ödemenin ancak birkaç gün sonra faiz hesaplanınca yapılabileceğini ama kabul ederseniz anaparayı hemen ödeyebileceğini söyleyebilir. Faizden vazgeçmek kaydıyla paranızı hemen alabilirsiniz veya birkaç gün sonra yasal faiziyle birlikte almayı seçebilirsiniz. Çünkü o anki ödemeyi alırken imzaladığınız ibraname sonucunda, kararla ilgili başka bir hakkınız ve alacağınız kalmadığını kabul etmiş olacaksınız. O yüzden bankadan bu belgenin bir fotokopisini almanızı tavsiye ederim. Bir yıllık aidatlar, meblağ düşük olduğu için genelde bu şekilde geri alınabilmektedir. Ancak aidatların on yıllık geri ödenmesine hükmedildiği durumlarda bankalar itiraz yoluna başvurmaktadır. Siz bu durumdan elinize bir tensip tutanağı ve ekinde dava dilekçesi geçtiğinde haberdar olabilirsiniz.

Birdenbire adliyeden gelen bir kağıtla karşı karşıya kaldığınızda ister istemez endişelenebilirsiniz. Hatta, "Nereden girdim bu işe! Bankalarla baş edilir mi hiç?" diyebilirsiniz. Sonrasında davayı kaybetme olasılığını düşünüp mahkeme masraflarını nasıl ödeyeceğinizi kara kara düşünmeye başlamış olabilirsiniz. Tensip tutanağında yazan süre içinde davaya cevap vermek isteyip ne yazacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. Ancak hemen endişelenmeyin! Tüketici mahkemelerinin genellikle tüketici lehine kararlara imza attıklarını size tekrar hatırlatırım.

Bir sonraki yazımızda mahkemeden gelen tensip zaptı ile davacının dava dilekçesinden bahsedilecek; sizin cevap dilekçenizi nasıl yazmanız, dilekçenizde neleri belirtmeniz gerektiğine değinilecektir. Aşağıdaki linkten bu yazıya gidebilirsiniz.