Konu: Dolandırıcılık Mağduru Olmayın!

Dolandırıcılık, Türk Ceza Kanunu'nun 157. maddesinde düzenlenmiş malvarlığına yönelik bir suçtur. Bu suçun temelinde hileli davranışlar vardır. Ancak bir hileli davranışın dolandırıcılık suçu teşkil etmesi için ortaya bir zararın çıkması ve bu zarardan biri veya birilerinin yararlanması gerekmektedir. Bununla beraber kişinin dolandırıldığının ispatlanabilir nitelikte olması da önem taşımaktadır.

Günümüzde teknolojik imkanların çok ilerlemesi yüzünden dolandırıcılık yöntemleri de artmıştır. Telefon, internet gibi kitle iletişim araçları maalesef kötü niyetli kişilerce sıklıkla kullanılmaktadır. Bizim sitemiz de bir tüketici platformu olduğundan bu çok kapsamlı suçun ancak tüketicileri ilgilendiren bir iki noktasına değinebileceğiz.

Birkaç yıldır insanların, "Yıllardır ödediğiniz kredi kartı aidatlarını ve kullandığınız tüketici kredisi kesintilerini geri alıyoruz!" diyen dolandırıcılar tarafından arandıkları sıkça duyuluyor. Bazı kötü niyetli kişiler bu amaçla internet sitesi bile kurmuş durumdalar. İnsanların kendi haklarını ararken bile dolandırılması hiç şüphesiz çok vicdansızca bir harekettir! Tüketiciler tüm hak arama işlemlerini aracısız ve ücretsiz bir şekilde kendi kendilerine yapabileceklerini bilmiyor olabilirler. Bu işlemler onlara çok karışık ve takip edilemez geliyor olabilir. Ancak bu konuda tüketicilere yol gösteren birçok dernek ve birlik var. Biz de siteyi kurarken üzerimize düşen sorumluluk gereği ilk olarak bu alana yöneldik ve tüketicilere bu konuyu adım adım açıkladık. O yazımıza şuradan ulaşabilirsiniz.

Elbette ki tüketici hakem heyetlerinde taraflar, avukatla da temsil edilebilir. Ancak tarafların avukatla temsil edilmesi durumunda, tüketici hakem heyetleri tarafından lehine karar verilen tarafın avukatına vekâlet ücreti ödenmesine karar verilmez. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m.70/1'de de bu husus düzenlenmiştir. İşte bu konudaki dolandırıcılığın ortaya çıkışı da buradan olmuştur. Avukatların vekalet ücretine hükmedilemiyor olması nedeniyle pek dahil olmadığı tüketici hakem heyeti sürecine bazı kişiler danışmanlık sıfatıyla dahil olmuşlardır. Halbuki bu alan da yine avukatlara özgü bir alandır. Avukatların sıkça müdahil olmaması bu resmi durumu hukuken ortadan kaldırmaz. Danışmanlık şirketi maskesi altında komisyonculuk yapan bu şirketlerin durumu son zamanlarda Yargıtay'a da taşınmıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E.2015/219, K.2015/4572 numaralı kararında,
Türk hukuk sisteminde hukuki konular itibariyle danışmanlık şirketlerinin kurulmasına olanak bulunmadığı, bu kapsamdaki işlerin avukatlara özgülendiği, davalı şirkete ait internet sitesinde süreç tamamlandığında ne kadar ücret ödeneceği veya tazminattan bu ücretin mahsup edilip edilmeyeceğinin belirsiz ve 3. kişileri yanıltıcı nitelikte olduğu ...
belirtilerek konuya açıklık getirilmiştir. Kısacası, avukatların çalışma alanına giren hukuki konularda her ne adla olursa olsun danışmanlık şirketi kurulamaz. Özellikle son zamanlarda mantardan hızlı türeyen bu şirketler umarım bu karardan sonra birer birer yok olacaklardır. Çünkü danışmanlık hizmeti verdiğini iddia eden şirketlerin büyük kısmı dolandırıcılık yapmaktadır. Özellikle hakem heyetleri konusunda danışmanlık yaptığını iddia eden kişilere itibar edilmemelidir. Nitekim Yargıtay'ın son kararıyla birlikte bu şirketlerin kuruluşunun bile hukuka aykırı olduğu açıkça tespit edilmiştir.

Sizin telefonunuzla size zarar vermelerine izin vermeyin!

Bu şirketlerce mağdur edilen vatandaşlarımızın sayısı korkunç boyutlara ulaşmıştır. İşin üzücü tarafı suçluların hak ettikleri cezaya çarptırılmamasıdır. Burada sizlerle paylaştığım örnekte durumu daha net göreceksiniz. Aşağıda müşteki ifade tutanağından bir bölümü aktarıyoruz:
... numarasından arayan bayan bir şahıs, "Ben ... danışmanlık şirketinden arıyorum, bankalardan kullanılan kredilerdeki kesintilerin yasal yollarla iadesi için danışmanlık hizmeti veriyoruz, sizin de ev kredisi kullandığınızı sistemden görüyoruz, rakama göre 1400 lira civarındaki bir parayı geri alabileceksiniz." diye bana taahhütte bulunması üzerine ne yapmam gerektiğini sordum, "Biz size gerekli evrakları kargo ile göndereceğiz, işlem için herhangi bir para ödemeyeceksiniz ancak gelen evrakları doldurup bulunduğunuz il veya ilçedeki tüketici hakları hakem heyetine vereceksiniz. Eğer siz 1400 lira parayı geri alabilirseniz bunun içinden 100 lirasını hizmet bedeli olarak alacağız." dedi. "Tamam," dedim ve "ne yapayım?" dediğimde "Evrakların size gönderilmesini kabul ediyorsanız iki kez EVET yazıp ...'e mesaj gönderin." demesi üzerine inandım ve bu numaraya iki tane mesaj gönderdim. Sonrasında ise telefonuma gelen mesajı gördüm ve okuduğumda ...'den gelen iki adet, "... web sitesinden 50 tl karşılığı ürün/hizmet satın alma işleminiz başarı ile gerçekleşmiştir tel: ..." içerikli (müştekinin rızası ile teslim alınan ... markalı cep telefonun gelen mesajlar bölümünde görülmüştür) mesajları görmem üzerine dolandırıldığımı anladım çünkü bana taahhüt edilen bu değildi, ödeme işlem sonrası eğer başarılı olunur ve iade edilen miktar olursa onun içinden kesilmesi suretiyle olacaktı. Ben de ...(operatör) müşteri hizmetlerini aradım ve durumu izah ederek sorduğumda kendilerinin bu durumda yapabilecekleri bir şey olmadığını, bu konudan dolayı davacı olmam gerektiğini söylediler. Bunun üzerine yine ... nolu telefonu birçok kez aradım ancak kimse açmadı ve sürekli olarak ulaşılamıyor diye uyarı verdi. Beni 100 lira dolandıran suçun faillerinin tespiti halinde davacı ve şikayetçiyim.
Olayda da gördüğünüz gibi danışmanlık kisvesi altında öyle profesyonelce yapıyorlar ki bu dolandırıcılığı, tüketiciye adlî şikayetten başka yol kalmıyor. Ancak adli makamlar da bu olaya pek bir şey yapamıyorlar. Aşağıda aynı olayla ilgili savcılık tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın (diğer bir deyişle takipsizlik kararının) bir bölümünü okuyabilirsiniz:
... müştekinin anlatımı dışında karşıdaki şahsın müştekiye ne dediğinin anlaşılamayacağı, müştekinin rızası ile iki kez ...'e EVET dediğinin kesinleştiği, müştekiye denilen taahhüdün sadece müştekinin beyanı ile tespit edildiği, ... Danışmanlık ile müşteki arasındaki konuşmanın bilinemeyeceğinden, olay hakkında müştekinin dolandırıldığına dair şüpheden uzak delil yokluğu nedeni ile olay hakkında takibata mahal olmadığına ... karar verildi.
Bu bölüm savcılık kararının gerekçesinin açıklandığı bölümdür ve dolandırıcıların nasıl profesyonelce hareket ettiğinin kanıtıdır. Mağdura hiçbir ispat yolu bırakmamış durumdalar. Bu durumda tüketiciye büyük iş düşüyor. Tüketiciler kendilerine ne söylenirse söylensin danışmanlık yapacağını iddia eden bu kişilere itibar etmemeliler. Böylece kişiler önceden ödedikleri paraları geri almak isterken boşu boşuna paralarını kaptırmış olmasınlar. Yukarıdaki olayda meblağ çok yüksek değil ancak dolandırıcılar mağdurun elini kolunu bağlayan yöntemlerle daha yüksek meblağlar da elde edebilirler. Bunun yanında küçük miktarlarla bile olsa birçok kişiyi dolandıran bu kişilerin suç vasıtasıyla kazandıkları paranın miktarını düşünebiliyor musunuz? Ancak netice itibariyle mağdurun cebinden çıkan miktar, suçun oluşmasında etkili değildir. Hileli yollarla ortaya çıkardıkları zarardan menfaat elde eden kişiler mevcuttur. O halde bu olayda suç oluşmuştur ancak ispat sıkıntısı yaşanmıştır.

Bunların yanında tüketicilere yönelik dolandırıcılığın bir çeşidi de kapı kapı dolaşarak yapılmaktadır. Bu yöntemle ürünler, ederinin iki üç katına satılabilmektedir. İnsanlar uzun taksit vaatleri, iade ve memnuniyet garantisi ile kandırılmaktadır. Aşağıda bu konudan mağdur olan kişilerden birinin iznini alarak paylaştığım ifadelerini okuyabilirsiniz:
Annem 1 ...'ta kapılara gelen pazarlamacılardan birini eve almış. Pazarlamacı çeşitli taktikler uygulayarak anneme piyasada 50 liraya dahi bulunabilen sağlık kemeri (tam adıyla: ... sağlık kemeri) ve bir adet ağrıları yok edici tens cihazı almış. (markaları: ..., internet sitesi: ...). Bu ikisine 300 liralık fatura imzalamış, her ay gelip taksidin birini alacaklarmış ama satıcı bayanın dediği gibi olmadı. Annemin ağrıları hiç kesilmedi. Ayın yirmi beşinde taksidi almaya gelen adama memnun olmadığını ve ürünün faydalı olmadığını bildirmiş ama satıcı gülerek "Olur mu öyle şey teyze! Sen almışsın bir kere. Satılan mal geri alınmaz! Eğer kablosunda bir şey varsa ancak onu tamir ederiz." demiş. Annem de "Paramız boşa gitti. Ürün hiç de dedikleri gibi çıkmadı. Boşu boşuna aldık. Hem de çok pahalıya aldık. İyileşeceğiz sandık." gibi laflar söylüyor. Bunun bir çaresi yok mu? 100 liralık ürünü 300 liraya almamızın yanı sıra biz bu üründen hiç memnun değiliz. Açıkçası çok zor durumdayız. Bu devirde 300 lira da az bir para değil.
Okuduğunuz üzere ürünleri satarken kullanılan tatlı dil, sonrasında kayboluyor. Hatta böyle durumlarda genellikle satan kişilerle para toplayan kişiler farklı oluyor. Satış esnasında verdikleri ve her zaman ulaşılabileceği taahhüdünü verdikleri telefon numaralarına da daha sonra ulaşılamıyor. Bu konuda tüketicilere önemle belirtiyoruz ki kapılara gelen satıcılardan hiçbir şey almamalılar. İhtiyaç duydukları ürünleri yetkili bayilerden mutlaka garanti belgesini imzalatarak almalılar. Yarın öbür gün ürünle ilgili bir problem olduğunda muhatap bulamama ihtimaliniz olan hiçbir yerden alışveriş yapmayınız!

Gerek teknolojik imkanların kullanılması ile yapılan gerekse eski usûlde klasik yöntemlerle yapılan dolandırıcılık faaliyetleri her geçen gün artıyor. Bu konuda görev adli makamlara düştüğü kadar tüketiciye de düşüyor.
Herkes haklarının bilincinde olmak zorunda!
Herkes vereceği kararı iki kez düşünmek zorunda!
Herkes güvenilir kişilerden alışveriş yapmak zorunda!
Herkes kötü niyetli kişilerden daha uyanık olmak zorunda!

------------------------------------SON------------------------------------